Anlık Hazlarımızın Kurbanı Mıyız?

Keşfetmek için Aşağı Kaydırın

Anlık Hazlarımızın Kurbanı Mıyız?

Kendimize şu soruyu sormalıyız: "İhtiyaç mı, istek mi?"

  • 0
  • 210
Anlık Hazlarımızın Kurbanı Mıyız?

‘‘İstek duyulan bir şeyi elde etme sonucunda doğan hoşnutluk duygusu’’ olarak tanımlanan haz, tercihlerimiz üzerinde farkında olamadığımız kadar etki sahibi. Hatta onların büyüsüne bazen öylesine kapılıyoruz ki ipin ucunu kaçırıyoruz. En basit örnekleriyle karnımız doyduğu halde yemek yemeye devam ediyoruz ya da aslında aç olmadığımız halde sürekli bir şeyler tüketmek istiyoruz. İhtiyacımız olmadığı halde çeşit çeşit ürünler satın alıyoruz. En kötüsü ise geri getiremeyeceğimiz zamanımızı boş yere harcıyoruz... Bu eylemlerin her biri anlık hazlarımızın kurbanı. Her biri yakalamak için çırpındığımız mutluluk duygusunun birer yansıması. Fakat mutluluk kaynağı olarak gördüğümüz çoğu şey, aslında sonucunu tahmin bile edemeyeceğimiz sorunlara yol açıyor. Basit bir karar, basit bir davranış kalıbı her tekrarlandığında koskoca toplumsal sorunları beraberinde getiriyor.

Dilimize pelesenk olmuş ve biri akla gelince devamı ardı ardına sıralanan bazı cümlelere bakalım: ‘‘Bugün gezegende dünya nüfusunun tamamına yetecek kadar gıda mevcut olduğu halde insanlar açıkla mücadeleye devam ediyor.’’, ‘‘Her yıl dünyada üretilen gıdaların üçte biri çöpe gidiyor...’’, ‘‘Küresel ısınma şiddetini artırdı, barajlarda doluluk oranı azaldı!’’, ‘‘Fabrika bacalarından sızan karbon salınımı.. Karbon ayak izi..’’

Şimdi ise sonuçları değerlendirelim. Haz duymak adına yapılan bazı eylemlere bakalım.

Açlığı gidermek yerine mutlu olmak için tüketilen bir yemek, belki çoğu zaman bir ısırıktan sonra yarım bırakılıyor ve o çok istek duyulan yiyecek öylece çöpe atılıyor. Çocuklar mutlu olsun diye alınan her oyuncak, bir kez oynandıktan sonra bir köşeye fırlatılıyor ve bu döngü her defasında başa sarıyor. Dolaplarda yedekleri bile mevcut olduğu halde beğenilen bir kıyafet, sırf haz duymak için düşünülmeden satın alınıyor ve bu alışkanlık toplumda gösterişçi tüketim kalıplarının yaygınlaşmasına sebebiyet veriyor. Yani aslında gıda israfı da küresel ısınma da gösterişçi tüketim de temelini haz duygusundan alıyor. Anlık kararlarımız, geleceğimizi tehlikeye atan çevresel ve toplumsal sorunlara dönüşüyor.

Peki ne yapabiliriz, nasıl çözümler üretebiliriz? Aslında çok fazla yöntem mevcut. Fakat bu yöntemlere geçmeden önce yapılması gereken ilk şey, zihnimizi kontrol edebilmek. Diğer bir deyişle kendimize dur diyebilmek.. Bunu nasıl başarabiliriz? Önce farkındalıklarımızı artırarak ve alışkanlıklarımızı değiştirmeye açık olarak. Ardından farkındalıklarımızı somut eylemlere dönüştürerek. Örneğin israfı azaltmak için geri dönüşümü; alışveriş bağımlılığıyla mücadele için ise minimalist yaşam tarzını benimseyerek. Ve atılan her bir adımı da popüler bir kültür malzemesi olmanın ötesinde bir zorunluluk olarak görerek.

Yani meselenin özü, israf olduktan sonra geri dönüşüm yapmak sorunun üzerini kapatmakla eş değer gözüküyor. Kökten çözüm bu değil. Kurtarıcı olan israfa sebebiyet vermemekten geçiyor. Bunun için de öncelikle bakış açılarımızı bu yönde değiştirmeli ve irade yönetimini hayatımıza yön veren bir olgu haline getirmeliyiz.

 

İklim değişikliğiyle gelen yeni tehlike: Hidrometeorolojik afetler
Önceki Haber İklim değişikliğiyle gelen yeni tehlike: Hidrometeorolojik afetler
Çevreye Zararlı Anestezi Gazı Yasaklandı
Sonraki Haber Çevreye Zararlı Anestezi Gazı Yasaklandı
Benzer Postlar
Yorumlar 0
Bir Yorum Bırak