Büyük emisyon salıcıları uluslararası duruşmada iklim anlaşmalarının arkasına saklanmakla suçlanıyor
ABD, Suudi Arabistan ve diğerleri, iklim değişikliğiyle mücadelede devletlerin yasal yükümlülüklerini açıklığa kavuşturmaya yönelik küresel bir girişime karşı çıktı
Bu hafta Lahey'de düzenlenen tarihi bir dava duruşmasında, gezegeni ısıtan gazların büyük bir kısmını yayan zengin ülkeler, küresel ısınmayla mücadele için eylemlerini artırma yönündeki ek baskıdan kaçınmak amacıyla Paris Anlaşması'nı ve iklim değişikliğiyle ilgili diğer mevcut anlaşmaları kullandılar.
Uluslararası Adalet Divanı'ndaki (UAD) açıklamaları, uluslararası anlaşmaların iklim değişikliği konusunda devlet sorumluluğuna sınır koymadığını savunan üst düzey iklim diplomatları ve savunucuları tarafından sert eleştirilere yol açtı.
İki haftalık duruşma, Pasifik ülkelerinden bir grup hukuk öğrencisinin yıllardır yürüttüğü kampanyanın ve Vanuatu adası devleti tarafından yönetilen diplomasinin doruk noktasıdır.
Çabaları, geçen yıl BM Genel Kurulu'nun, Uluslararası Adalet Divanı'ndan devletlerin iklim değişikliğini ele alma konusundaki yasal yükümlülükleri ve bunu yapmamaları durumunda ortaya çıkacak yasal sonuçlar hakkında bir danışma görüşü sunmasını talep eden bir kararla sonuçlandı.
Uluslararası Adalet Divanı, danışma görüşlerinin bağlayıcı olmadığını söylüyor. Ancak uzmanlar, bunların yeni bir yasa oluşturmaktan ziyade açıklığa kavuşturduğunu ve gelecekteki iklim davalarında ve uluslararası iklim müzakereleri sırasında yetkili belgeler olarak anılacağını vurguluyor.
Toplamda 98 eyalet, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) de dahil olmak üzere bir avuç kurumun yanı sıra mahkemeye sözlü sunumlarda bulunuyor.
Duruşmanın dördüncü gününde, tarihsel olarak yüksek emisyonlu zengin ülkeler ile gezegenin ısınmasına çok az katkıda bulunmuş iklim değişikliğinin ön saflarında yer alan savunmasız ülkeler arasında belirgin bir ayrım ortaya çıkıyor.
Etkinlikte, ABD'den Rusya'ya kadar güçlü fosil yakıt üreten ülkeler, emisyonları kontrol altına almak ve karbon kirliliği nedeniyle acı çekenlere tazminat sağlamak için kendilerini daha fazla şey yapmaya zorlama girişimi olarak gördükleri şeye direndiler.
Paris Anlaşması planları "yeterli değil"
Çarşamba günü, Uluslararası Adalet Divanı'nın yetkisini tam olarak tanımayan Amerika Birleşik Devletleri, mahkemeye iklim değişikliğiyle başa çıkmak için yeterli yasal çerçevelerin halihazırda mevcut olduğunu söyledi.
ABD Dışişleri Bakanlığı'nın hukuk danışmanı Margaret Taylor, küresel ısınmayı, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) ve Paris Anlaşması'nın ele almak üzere dikkatlice tasarlandığı "özgün kolektif eylem sorunu" olarak tanımladı.
Taylor, bu anlaşmaların "devletlerin iklim değişikliğiyle ilgili olarak uluslararası hukuka bağlı kalma rızasının en açık, en belirgin ve en güncel ifadesini" içerdiğini ve bu nedenle yükümlülüklerini belirlemek için "birincil çerçeve" olması gerektiğini söyledi.
