İklim değişikliği ve bağlı olarak kuraklık belimizi büküyor da farkında değiliz. Halen araba yıkatıyor, bulaşıkları makineden önce sudan geçiriyor, apartmanları hafta da bir faşır faşır yıkatıyor; suları sebepsiz yere açık bırakıyor, musluk açık olmadan tıraş olamıyor diş fırçalayamıyoruz! Halen yonca yerine çim dikiyor, bahçelerimize moda haline gelmiş kuyulardan açıyoruz!
Su politikamız yok; su akar Türk bakan mottosunu yerine getirmek adına var gücümüzle çabalıyoruz!
Ve dahi başka yüzlerce örnek!
Bu da eldeki suyun kaybına sebep oluyor. Türkiye’nin en yeşil, sulat ve mevsimleri mevsim gibi yaşayan bölgesi kuraklığa doğru hızla koşuyor.
Bu konuda kafa yoran uzmanlardan Trakya Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Utku Güner de gelmekte olan kuraklığa vurgu yaparak, Türkiye'nin önemli tarımsal üretim merkezlerinden Trakya'da, iklim değişikliğine bağlı olarak gelecek yıllarda kuraklık yaşanabileceğini söyledi.
70 yıllık süreç
Ortalama sıcaklıkların özellikle son 70 yılda sürekli yükseldiğine dikkati çeken Güner, “Araştırmalar Trakya'da gelecek 40-50 yıl içerisinde sıcaklıklarda 1 derecelik bir artış olacağını ve buna bağlı kuraklık yaşanabileceğini gösteriyor. Oysa Trakya, Türkiye'nin en güzel topraklarına sahip, sulu tarım yapılabilen bir alanı” dedi.
Güner, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini azaltmak için tüm alanlarda önlemlerin alınması gerektiğini dile getirdi.
Su en fazla tarım ve endüstride tüketiliyor
Suyun insan yaşamı için hayati önemi olduğunu aktaran Güner, şunları kaydetti:
“Suyun en çok kullanıldığı yer yüzde 70'lik oranla tarım. Kuraklık durumu da en çok tarımı etkileyecek. Su kıtlığı dendiğinde akıllara hemen evlerde su sıkıntısı yaşanacağı geliyor ancak en çok tarımsal üretim bundan etkilenecek. Tarımdan sonra en çok endüstriyel üretimde su kullanılıyor, kentsel kullanım bu alanda son sırada.
Bu açıdan değerlendirdiğimizde su kıtlığına bağlı olarak tarımsal ürünlerin yetiştirilmesinde değişiklikler göreceğiz. Kuraklık ve su sıkıntısı ciddi boyutlara ulaşırsa bu durum insanların bu bölgeden uzaklaşmasına yol açacak.”
Güner, özellikle tarımda modern sulama teknikleriyle ciddi miktarda su tasarrufu yapılabileceğine dikkati çekti.
Vahşi sulama yöntemlerinden uzaklaşılması gerektiğini belirten Güner, "Üstü açık kanallardan su akıyor, eski teknikler kullanılıyor. Damla sulama yöntemine geçilmesi gerekli. Tarımda yüzde 5'lik bir su tasarrufu evlerde kullanılan tüm su miktarına bedel durumda." diye konuştu.
Kayalıköy Barajı yüzde 6’ya düştü
Devlet Su İşleri’nin (DSİ) verdiği bilgiye göre barajın su seviyesi aşırı sıcak ve bölgenin yağış almaması nedeniyle Nisan ayından itibaren azalmaya başladı.
Depolama hacmi 149 milyon 856 bin metreküp olan barajda 8 milyon 288 bin metreküp su kaldı. Bu da yüzde 6’ya denk geliyor. Suyun çekildiği bazı koylarda çatlaklar oluştu.
Edirne'de kuraklık etkisinde kalan sulak alanlardan biri de Küçük Döllük Göleti. Gölet tamamen kurudu!
Kadıköy Barajı'nda su seviyesi yüzde 1'in altında: Keşan'ın 90 günlük suyu kaldı