İstanbul’da kullanılmayan bir depo, AB destekli Pop-Machina projesiyle atıkların hammaddeye dönüştüğü Döngüsel İşler Atölyesi’ne (DİA) dönüştürüldü. Atölye, öğrencilerden girişimcilere kadar binlerce kişiye sürdürülebilir üretim imkânı sağlıyor.

Atıklar Hammaddeye Dönüşüyor

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanı Prof. Dr. Ayşen Erdinçler, atölyenin önemini şu sözlerle anlatıyor:
“Döngüsel İşler Atölyemiz atıkları çöp değil, hammadde olarak değerlendiriyor. Özellikle kadınlar, öğrenciler ve işsizlerle bütünleşmesi onu daha da etkili kılıyor.”

2021’den bu yana 50 binden fazla kişiye ulaşan atölye, eğitimler, etkinlikler ve atölye çalışmalarıyla sürdürülebilirlik kültürünü yaygınlaştırıyor.

Öğrencilerden Girişimcilere İlham

Endüstriyel tasarım öğrencileri, atölyedeki ekipman ve atık malzemelerle projelerini hayata geçirdi. Hilal Özür, “Bize verilen otomata ödevinde bu atölye sayesinde maliyetsiz çözümler bulduk” derken, Hazal Çelik de Ölü Ozanlar Derneği filminden esinlenerek atık malzemelerle özgün bir otomata tasarladığını anlattı.

İç mimar Veli Arslan ise atık malzemelerden dört parçalık bir mobilya koleksiyonu tasarlayarak atölyenin girişimcilere sunduğu fırsatları gösterdi. Girişimci Hanife Ersoy da doğal malzemelerle hediye paketleri üreterek kendi işini geliştirdi.

AB Destekli Döngüsel Ekonomi Modeli

Çevre Mühendisi ve DİA Koordinatörü Ferhat Erbaş, “Atölyeyi kullanmak isteyenler Instagram üzerinden başvurabilir. Tek şartımız atık malzemeyle proje üretmek” diyor.

AB Türkiye Delegasyonu Başkan Vekili Jurgis Vilčinskas ise bu projelerin önemine dikkat çekerek, “Döngüsel ekonomi ilkelerini hayata geçiren bu girişimler, öğrencilerden girişimcilere kadar herkese somut çözümler üretme imkânı tanıyor” ifadelerini kullandı.

Küresel Ağın Bir Parçası

Döngüsel İşler Atölyesi, Pop-Machina projesi kapsamında İspanya, Hollanda, Belçika, Yunanistan, Litvanya ve Türkiye’de kurulan yedi pilot şehir ağının parçası. Prof. Dr. Erdinçler, “Bu ağ, deneyimlerin paylaşılabileceği ve sürdürülebilirlik kültürünün yaygınlaştırılabileceği bir işbirliği ekosistemi oluşturuyor” diyor.

Küresel atıkların sera gazı emisyonlarının yüzde 10’una kadar katkı yaptığı düşünüldüğünde, bu tür projelerin önemi bir kez daha ortaya çıkıyor.