Şehirlerin nüfusunun hızla artması ve sanayileşme ile üretilen kentsel atık miktarı her geçen gün artmaktadır. Artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak ve insan sağlığı ile çevrenin korunmasını sağlamak gibi temel hedeflerin yansıra azalan hammaddeye alternatif yaratmak için döngüsel bir ekonomi modeli kurgulamak etkin bir atık yönetiminden geçer. Atık yönetimi gelişen ve gelişmekte olan ülkeler için hayati öneme sahiptir.
Atık yönetiminin; Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri çerçevesinde insan sağlığını ve sosyal yaşantıyı yakından ilgilendirdiğini söylemek mümkündür.
Atık toplama ve yönetimi her toplum için temel kamu hizmetleridir ve halk sağlığının ve çevrenin korunması için öncelikli konulardır. Atıklarla ilgili kaliteli hizmetler kent yönetimi ve politikaları için kritik öneme sahip olup, kamusal alanların herkes tarafından kullanılabilmesini sağlamak için hayati önem taşımaktadır. Bu nedenle atık yönetimi konusu SKH 15 “Karasal Yaşam” hedefi ile doğrudan ilgilidir.
Mevcut küresel politika çerçevelerinde, atık hizmetleri, özellikle 2030 yılına kadar kentsel katı atıkları önleme, azaltma, geri dönüştürme ve yeniden kullanmanın yanı sıra kentsel katı atıkların toplanması ve küresel gıda atıklarının yarıya indirilmesi ve atıkların tüm yaşam döngüsü boyunca uygun şekilde işlenmesi ve uzaklaştırılması taahhütleri ile atık yönetimi konusu hem SKH 11 “Sürdürülebilir Şehir ve Yaşam Alanları” hem de SKH 12'nin “Sorumlu Üretim ve Tüketim” hedeflerinde yer almaktadır.
Dünyanın en geniş vahşi atık depolama alanlarının /açık çöplüklerinin dörtte üçü deniz kıyılarında yer almakta bu durum da okyanuslarımıza tehlikeli maddeler ile kirletildiği gerçeğini ortaya koymaktadır. Günümüzde plastik balık ağları, sigara izmaritleri ve plastik pipet kalıntılarını taşımayan tek bir plaj olması olası değildir. Bu durumda SKH 14 “Sudaki Yaşam” ile de atık yönetimini ilişkilendirmek gerekmektedir.
Atıkların çevreye, insan sağlığına fiziksel, kimyasal ve biyolojik nedenlerle zarar verdiği düşünüldüğünde; atık yönetiminin sistemli bir şekilde uygulanması gerekliliği ön plana çıkmaktadır. Buna göre Atık yönetimi, sistem yaklaşımıyla ele alınması gereken bir konudur. Sistem yaklaşımı; atık yönetiminin atık oluşumu, toplama, işleme ve uzaklaştırma gibi temel unsurları yanında enerji, çevre koruma, kaynakların korunması, verimlilik artışı, istihdam gibi konularla bütünlük içinde ele alınmasını gerektirir.
Döngüsel ekonomi modelinde doğru atık yönetimi için genel tavsiyeler şu şekildedir.
Atığı Kaynağında Önleme En Önemli Basamaktır.
Üretilen atığın üretilmeden önce kaynağında önlenmesi adımı, atık yönetimi hiyerarşisinin ilk adımıdır. Bu adımın atlanması atık yönetiminde yüksek maliyetler ile karşı karşıya kalınması demektir.
Özellikle yerel yönetimlerin atığı oluşumuna engel olacak uygulamalara hane halkını yönlendirmesi, attığın kadar öde veya atık azaltan hanelerden daha az vergi alınması gibi uygulamalar ile atık yönetimde iyileştirmeler sağlanabilir.
Tekrar doldurulabilir ambalajlar ile alışveriş yapılan mağazalar veya eskiden olduğu gibi sokak çeşmelerinin tekrar faaliyete geçmesi ve/veya yaygınlaşması özellikle plastik atıkların önlenmesine iyi örnek olabilecek ve yerel yönetimlerin de vizyonunu değiştirebilecek uygulamalardır.
Unutmamak gerekir ki, en iyi atık yönetimi atığın hiç oluşmamasını sağlamaktır.
Her Gün Atık Toplamak Etkin Bir Çözüm mü?
Ülkemizde yerel yönetimler tarafından genellikle evsel/organik atıkların her gün toplanması için seferler düzenlenmekte ve bu iş için önemli ölçüde efor sarf edilmektedir. Hatta bu hizmet yerel yönetimler için aksatılmaması için özen gösterilen, en ufak bir aksamada hızlıca çözüm sunulması gereken konuların başında gelmektedir.
Entegre atık yönetimi sistemleri içinde atıkların toplanmasını ve taşınmasını sağlamak en yüksek maliyet kalemidir. Temizlik işçisi giderleri, araçların yakıt masrafları, konteyner temini gibi masraflar atık toplama işinin gider kalemlerini oluşturmaktadır.
Oysaki yaygınlaşması planlanan Sıfır Atık Sistemi ile evsel/organik atıklar ile geri dönüştürülebilir atıkların ayrı bir şekilde ikili toplama sistemi ile toplanması her gün evsel atıkların toplanmasının önüne geçecektir. Bu şekilde haftanın yalnızca belirli günleri evsel atıklar toplanacak ve geri kalan günlerde de geri dönüşümlü atıklar toplanarak ekonomiye kazandırılabilecektir. Böylelikle; evsel atıklardan daha kaliteli kompost yapılması da mümkün olacaktır.
Ülkemizde yerel yönetimler tarafından henüz pilot proje gibi görünen bu tür uygulamaların tüm ülkeye sathına yayılarak uygulanmasının yerel yönetimler için oldukça ekonomik ve çevreci olduğunu söylemek mümkündür.
Kurumlar Arası İş Birliği Oldukça Önemlidir.
Ülkemizdeki atık mevzuatına ve atığı yönetebilme alt yapısına bakıldığında yerel yönetimlerin atık yönetim konusunda tüm çözümleri sunmakla yükümlü olduğunu söylemek mümkündür. Bu sorumluluk yerel yönetimler üzerinde sistem kurma, planlama yapma gibi kritik öneme sahip bir iş yükü oluşturmaktadır.
Çevre ve insan sağlığına etki edebilecek en önemli konulardan birisi olan atık yönetimi konusunda, iş yükünü azaltmak, uzmanlardan gerekli konularda teknik destek sağlamak, geçmiş tecrübelerden faydalanmak, zamanı ve iş gücünü dengelemek için çeşitli kurumlar arası iş birliği yapılması gereklidir.
Bakanlıklar, belediyeler birlikleri, bölge teşkilatları, bölgesel teknik destek merkezleri, meslek odaları, gibi kurum/kuruluşlar atık yönetimini iyileştirmek için birlikte çalışılabilecek kurumlar olarak görülmelidir.
Teknolojiden Faydalanarak Atık Yönetimi Planlaması
Günümüze kadar yaşanan tecrübeler, atık yönetim hizmetinin vatandaş için her daim kolay, ve erişilebilir olması atığın atık olma durumundan hemen sonrası için en önemli prensipler olduğunu göstermektedir. Vatandaşlar için atığını bırakabilecek yerin kendisine en yakın olması tercih etmesi beklenen bir durumdur. Bu yüzden birkaç çeşit geri dönüşümlü atığı alabilecek çok üniteli konteynerlerin konutların dışında bulunması geri dönüşüm oranlarını arttırmaktadır.
Bu basit ve ilk adımdır. Bu adımdan sonra atıkların toplanması ve taşınması konusunda yerel yönetimlerin stratejisi ve planlaması devreye girer. Günümüz teknolojisinden faydalanarak çeşitli iyi uygulamalar yaratmak mümkün. Konteynerlerde doluluk ölçen sensörler, toplama aracına sensörden gelen verilerin aktarılması, optimum güzergâh oluşturulması gibi veri tabanlı uygulamalar yaygınlaşmaktadır. Bu yöntemler ile toplama araçlarının sefer sayılarının azaltılması, işçi maliyetlerinin düşürülmesi sağlanır, böylelikle yapılan hizmet hem ekonomik hem de çevreci bir hizmet olur.
Güçlü Finansman Yapısı ile Etkin Yöntemler
Günümüze kadar uygulanmış olan Çevre Temizlik Vergisi’nin kirleten öder prensibine dayalı olarak atık yönetimi maliyetlerini kapsayacak düzeyde tahsil edilmesi en önemli konulardan biridir.
Atıklarımızın gitgide çeşitlendiği ve miktarının arttığı mevcut durumda vatandaştan tahsil edilen bu gelirin özellikle büyükşehirlerde atığın toplanması, taşınması, geri kazanılması ve bertaraf edilmesi işlemlerini finanse etmek için yeterli bir kaynak olmadığını söylemek mümkündür.
Örnek bir uygulama olarak; toplama, taşıma ve bertaraf harcamalarına esas olacak tıbbi atık bertaraf ücreti, her yıl tıbbi atık üreticileri ve bertaraf edecek kurum ve kuruluşların görüşleri de alınarak il mahalli çevre kurulu tarafından tespit ve ilan edilmektedir. Ülkemiz genelindeki uygulama incelendiğinde, kirleten öder prensibi gereğince tıbbi atığı oluşturan sağlık kuruluşlarından her yıl belirlenen ücretin temin edilmesi tıbbi atık yönetiminde % 100’e yakın başarıyı sağlamıştır. Buna benzer bir uygulama ile katı atık bertaraf ücreti belirlenip, bölge veya şehir bazlı bir tarifle uygulanabilir.
Bununla birlikte, ülkemizde de gerek entegre atık yönetimi ve gerekse atık sektörü sera gazı azaltımı bakımından düzenli depolama vergisi uygulaması oldukça etkili olacaktır. Böylelikle geri kazanım miktarı artabilir ve depolama miktarı azaltılabilir.
Genişletilmiş üretici sorumluluğu (EPR) prensibi, yasal mekanizmalar içinde önemli bir role sahip olarak geri dönüşüm performansını arttırmaktadır. Ülkemizde ürün bazlı geri kazanım katılım payı üreticilerden tahsil edilip merkezi bütçeye aktarılmaktadır. Bu bütçenin merkezi bütçeden çıkartılıp, atık yönetimini yerelde bir çok zorlukla mücadele elip hizmet vermeye çalışan yerel yönetimlere teşvik olarak aktarılması atık yönetiminin finans açığını kapatacaktır. Bu teşvikler, yerel yönetimlerin mevcut durumları da göz önüne alınarak nüfus bazlı veya hizmet alanı bazında verilebilir. Atıkların sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi için bu düzenlemeler oldukça önemlidir.
Kamu Özel İş Birlikleri
Kamu-özel ortaklıkları atık yönetiminde başarı getirebilir. Kamudan özel sektöre devredilen, atık yönetimi projeleri, geri kazanım tesisleri yapım ve mühendislik işleri özel sektörün hareket kabiliyeti ve deneyimi ile birleşerek kamuya fayda olarak dönebilir.
Yerel yönetimler en iyi ve en etkin atık yönetimi sistemlerine yönelik stratejiler oluşturmak için entegre atık yönetimi şirketleri ile çalışabilirler. Bu konuda kritik olan şirketlerin iletişime açık ve şeffaf olarak yönetilmesi olacaktır.
Temiz ve Kapalı Döngü
Atıkların toplanması ve geri dönüşüm sektörüne kazandırılması sırasında yüksek kontaminasyon, geri dönüşüm proseslerini olumsuz yönde etkiler ve atıkların ekonomik değerini düşürür. Bu nedenle de atıkların temiz ve kapalı bir sistemde toplanması gerekir. Sadece son üç yılda temiz ve kapalı döngü sistemini hedefleyen 22 eyalet veya ülke mevcut depozito sistemlerini güncellemeyi veya yeni sistemler geliştirmeyi taahhüt etti. Buna ek olarak, şu anda en az 12 eyalet veya ülke mevcut sistemleri güncellemek veya yeni sistemler geliştirmek için çalışıyor.
Sistem; her içeceğin fiyatına küçük ama anlamlı bir depozito bedeli ekliyor. Boş içecek ambalajlarını geri dönüşüm için iade eden tüketicilere bu bedelin tamamı geri ödeniyor. DİS, genel olarak eyalet veya ulusal hükümetler tarafından kabul edilen yasalarla oluşturuluyor. Bu sistem, en başarılı uygulamalarda, satılan depozitolu içecek ambalajlarının %90’ından fazlasının devamlı olarak geri kazanmasıyla biliniyor.
Depozito İade Sistemi kaynak etkinliği yüksek, karbon ayak izi düşük ve toplamada en düşük maliyeti sağlayan, yeniden kullanım kapasitesi yüksek bir modeldir. Büyük miktarda boş içecek ambalajını tekrar kullanım ve yüksek kalitede geri dönüştürme amacıyla toplamanın başarıyla denenmiş bir iyi bir atık yönetimi uygulamasıdır.
Özetle; döngüsel ekonomide kaynakların uzun süre kullanıldığı, yeni malzemeler üretilirken çevreye minimum etkide bulunabilecek ve en atık çıkartmayacak yöntemlerin kullanıldığı, oluşabilecek atıkların ise temiz ve kapalı bir döngüde toplandığı ve yine bakiye atıkların bile değerlendirildiği geri kazanım süreçleri etkin ve sürdürülebilir bir atık yönetimi için en ideal adımlardır. Bu felsefede en önemli nokta: geri dönüşümün de çevresel bir yükü olduğu asla unutulmamalıdır.