Türkiye, resmi kayıtlara göre geçtiğimiz bir yılda son 52 yılın en düşük yağışına sahne oldu. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün açıkladığı “2025 Su Yılı Raporu”, ülkenin ciddi bir kuraklık tehdidi altında olduğunu ortaya koydu. Uzmanlara göre tablo, sadece iklim değişikliğinin değil, bilinçsiz su kullanımının da sonucu.
Yağışlar ortalamanın yüzde 26 altında
1 Ekim 2024 – 30 Eylül 2025 dönemini kapsayan rapora göre metrekareye düşen ortalama yağış miktarı 422,5 mm’de kaldı. Bu değer, uzun yıllar ortalamasından yüzde 26 daha düşük ve son 52 yılın en kötü seviyesi.
Yağıştaki düşüş en çok şu bölgelerde görüldü:
Güneydoğu Anadolu: yüzde 53
İç Anadolu: yüzde 35
Marmara: yüzde 34
Ekonomik ve sosyal kriz kapıda
Boğaziçi Üniversitesi’nden iklim bilimci Prof. Dr. Murat Türkeş, Türkiye’nin giderek derinleşen bir kuraklık döngüsüne doğru sürüklendiğini belirtiyor. Ülkenin üçte ikisinden fazlasının hâlihazırda yıllık su açığıyla karşı karşıya olduğunu hatırlatan Türkeş, önümüzdeki 20–25 yılda bu oranın yüzde 80’e çıkabileceği ürkütücü verisini açıklıyor:
“Bu sadece ekolojik bir kriz değil. Ekonomik ve sosyal bir kırılganlık dönemine giriyoruz!”
Türkeş’e göre Ege, Akdeniz, Güneydoğu ve İç Anadolu’nun geniş bir bölümü riskli kuşakta bulunuyor. Güney Marmara ve Doğu Anadolu’nun güney kesimleri de kuraklıktan en fazla etkilenmesi beklenen alanlar arasında.
18 ilde son 40 yılın en düşük yağışı
Rapor, Bilecik, Çorum, Eskişehir, Gaziantep, Hatay, Kayseri, Mardin, Şanlıurfa, Van, Edirne, Tekirdağ, Siirt, Şırnak ve Çanakkale’nin de aralarında bulunduğu pek çok ilde son 40 yılın en düşük yağışının kaydedildiğini belirtiyor.
Konya Ovası: Tarımsal sulamadaki verimsizlik nedeniyle yılda milyonlarca metreküp su kaybı
Ege–Akdeniz turizm hattı: Yaz aylarında kişi başı su tüketimi 600 litreyi aşıyor
Doğu Anadolu: Azalan kar örtüsü, yeraltı su kaynaklarını tehdit ediyor
“Türkiye’de en büyük kuraklık, zihinsel kuraklık”
İTÜ’den Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu ise sorunun temelinin yönetim eksikliği olduğunu vurguluyor:
“Yerel yönetimler yıllık su bütçesi hazırlamıyor, mevsimsel tahminler yapılmıyor. Barajlar boşalınca suçu sadece iklim değişikliğine atıyoruz. Türkiye’de en büyük kuraklık, zihinsel kuraklık.”
Kadıoğlu’na göre iklim değişikliği tersine işlese ve yağış artsa bile, mevcut plansızlık nedeniyle yine su kıtlığı yaşanacak.
Tarımsal üretimde büyük kayıp
Kuraklık ve ani sıcaklık değişimleri, Anadolu’da tarımsal üretimi de vurdu. İncir, kayısı, kiraz gibi ürünlerde son bir yılda yüzde 80’i aşan kayıplar yaşandığı bildiriliyor.
Prof. Türkeş, 2026’da gıda fiyatlarının artmaya devam edeceğini belirterek uyarıyor:
“Suyun az olduğu bölgelerde çok su tüketen ürünlerin ekimi durdurulmalı. Silajlık mısır, yonca gibi yem bitkilerinin salma sulamayla yetiştirilmesi yeraltı sularını hızla tüketiyor.”
Su kıtlığı eşiği hızla yaklaşıyor
İTÜ Afet Yönetimi Enstitüsü’nden Doç. Dr. Ömer Ekmekcioğlu, Türkiye’nin çift yönlü bir krizle karşı karşıya olduğuna dikkat çekiyor: Hem iklimsel kuraklık hem de yönetim eksiklikleri.
Son 5 yılda kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarının yüzde 20–25 azaldığını belirten Ekmekcioğlu’na göre, su kıtlığı eşiğine doğru hızlı bir gidiş var.
Kısa vadede öneriler:
Kayıp-kaçak oranlarının düşürülmesi
Basınçlı sulama sistemlerine geçiş
Tarımda ürün deseninin değiştirilmesi
Uzun vadede ise yeraltı sularının kayıt altına alınması ve iklim senaryolarına göre yıllık su kotalarının belirlenmesi gerekiyor.










